Pages

30 Eylül 2010 Perşembe

HASAN BOĞULDU EFSANESİ -ALTINOLUK



Edremit pazarı, şimdi olduğu gibi yüzyıllar önce de Çarşamba günleri kurulurdu. Etraftaki köylüler ürünlerini pazara getirip satar, ihtiyaçlarını alarak köylerine dönerlerdi. Zeytinli köyünün yakışıklı delikanlısı Hasan’ın babası ölmüş, anasının ve kendisinin karnını doyurabilmek için baba mesleği bahçıvanlığı devam ettirmekte idi. Yetiştirdiği sebze ve meyveleri, Edremit pazarına götürüp satıyor, ihtiyaçlarını alıp köyüne dönüyordu. O gün pazarın kalabalığı içerisinde bir kız görmüştü, çok güzel, alımlı bir kızdı,  uzun süre gözleri ile onu takip etti. Giysilerinden obalı olduğu anlaşılıyordu, sırtında heybesi bir şeyler satmaya uğraşıyordu. Kızı gözden kaybetmişti fakat hayali gözünün önünde duruyordu, evlenme çağı da gelmişti. Güzel düşlere dalıp gitmişti. Birden, kendisine seslenildiğini fark etti, kafasını kaldırdığında güzel kızı karşısında görmüştü. Eli ayağı birbirine dolaşmıştı, şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Bu halini gören kız gülmeye başlamış, daha da güzelleşmişti. Hasan kendisinden istenilenlerin en iyilerini seçip verdi. Kıza kim olduğunu sordu. Adının Emine olduğunu ve Zeytinlinin üstündeki obalarda oturduklarını öğrendi. O da Hasanı fark etmişti. Her Çarşamba Emine peynirin ,sütün ,yoğurdun,balın en iyisini, Hasana getiriyor, Hasanda sebzenin en iyisini ona veriyordu. Pazardan, Zeytinliye kadar beraber dönüyorlar, Zeytinliden sonra Emine obaya varabilmek için üç sat daha yürüyordu.


Emine ile Hasan birbirlerini sevmişler ve evlenmeye karar vermişlerdi. Hasanın annesi evine bir can yoldaşı geleceği için sevinmişti. Fakat Emine’nin ailesi, obada hiçmi kendine uygun delikanlı bulamadığını, ovalının obada yaşayamayacağını söyleyerek karşı çıkmışlardı. Emine ısrar edince, Hasanın kırk okka ( altmış kilo ) tuzu sırtında obaya çıkarabilirse yiğitliğini göstereceğini ve herkesin onu damat olarak kabul edeceğini söylemişlerdi.


Emine, Hasana durumu anlatır. Başka yapacak bir şey olmadığını anlayan Hasan, sevdiğine kavuşmak için tuz çuvalını sırtına alır ve yola düşerler. Bahçıvanlık yaptığı için Hasan bu tür bir yüke alışkın değildi. Beyobaya vardıklarında yorulmaya başlamıştı. Şimdiki Sütüven şelalesine vardıklarında, yol dere içerisinden gidiyordu, taşların üzerinden atlayarak geçiyordu, yorulmuştu, tuz sırtını yakmaya başlamıştı, daha geldikleri kadar yol vardı. Gök büvete vardıklarında gücü tükenen Hasan, yere düşer. Emine, Hasanı yüreklendirmeye çalışarak gelecek iyi günleri anlatır, fakat Hasan kalkamaz. Emine’ye buralardan kaçmayı, başka yerlerde yaşamayı teklif eder. Emine obasına söz vermiştir. Kendisinin bile rahatlıkla taşıdığı çuvalı taşıyamayan kişiyi obaya nasıl götürebilirdi. Hasanın yalvarmalarına aldırmaz, çuvalı omzuna alarak obanın yolunu tutar. Hasan “ senin obana varamıyorum, kendi köyüme de varamam, beni bırakma” diye yalvarır. Emine, Hasanın sesi kulaklarında çınlayarak yoluna devam eder. Obaya vardığında pişman olur. Geri dönmek ister. Fakat fırtına çıkar, şiddetli yağmur yağmaya başlar. Ailesi bu havada onu ormana bırakmaz, sabah olunca gitmesini söylerler.


Emine sabahı zor eder, ilk ışıklarla, Gökbüvet’e koşar fakat Hasan yoktu. Zeytinliye annesine, Edremit’e koşar, Hasanı kimseler görmemişti. Hasanın sesi kulaklarında çınlayan Emine, mecnun gibi, dere boyunca onu arar durur. Obasına da dönmez.Günler sonra Gökbüvet’te, Hasan’ın gömleğini ve ona verdiği çevreyi bulur. Sana kavuşmaya geliyorum Hasan’ım diyerek kendini Gökbüvetin başındaki çınara asar. O günden sonra Gökbüvetin adı Hasanboğuldu, Gökbüvete bakan çınara da Emine Çınarı denmektedir.


SARIKIZ EFSANESİ - ALTINOLUK






Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış. Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş. Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş. Bunun üzerine gençler Sarıkız'a iftira etmişler. Köylüler de Sarıkız'ın babasına giderek:


"Kızın kötü yola saptı. Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin" demişler.


Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız'ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür.


Kızını yanına alan baba, Kazdağı'nın zirvesine çıkar ve güttükleri kazlarla birlikte kızını bırakıp geri döner. "Kurt kuş yerse de gözüm görmesin, yaşarsa da herkesten gizli yaşasın" demiş.





Kazdağı'nda kalan Sarıkız ölmemiş ve kazlarını gütmeye devam etmiş. Hatta yolunu, izini kaybedenlere yardımcı olmuş. Bu durum kısa zamanda babasının kulağına gitmiş.




Kızının ölmediğini öğrenen baba, Kazdağı'na kızının yanına çıkmış. Dağda kaz çobanlığı yapan Sarıkız, babasını görünce sevinmiş, ona yemek ikram etmiş. Yemek sırasında babası kızından su istemiş. Sarıkız elini uzatarak kilometrelerce aşağıdaki Güre çayından su alarak babasına vermiş. Babası kızının ermiş olduğunu görünce pek sevinmiş.



Sarıkız'ın öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu yere Sarıkız Tepesi, babasının öldüğü yere ise Babatepe veya Kartaltepe adı verilmektedir.




29 Eylül 2010 Çarşamba

Arıyor bir yarım öbür yarımı...



Bir tas zehir verin bana içeyim.
Tek unutmak için acılarımı
Baksana; kırdılar kapılarımı.
Yağmalandı kalbim ömrüm her şeyim.
Kurşuna dizdiler anılarımı.
Yenik düştüm bu savaşta neyleyim.
Bir mezar nasılsa işte öyleyim.
Unuttum en güzel şarkılarımı.
Gündüzü yok upuzun bir geceyim.
Yitirdim umut kırıntılarımı.
Sevgimi neşemi bütün varımı.
Çaresiz bir yokluğun içindeyim.
Gömdüm içime yıkıntılarımı.
Arıyor bir yarım öbür yarımı...

-ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN-

Yüreğinde...







Yüreginde bir damla gülümseme varsa, SAKLAMA. 
Eğer bir yolun varsa gidilecek, SONA BIRAKMA.
 Bir sözün varsa dilden yürege, HIC SUSMA. 
Görmen gerekiyorsa birini, GİT YANINA. 
Oksaman gereken bir yürek varsa, ESIRGEME ELİNİ. 
An gelir elini, gözünü, yolunu, yüregini aliverir senden... 
O zaman istesen de dokunamaz, göremez, gidemez, söyleyemez olursun....

25 Eylül 2010 Cumartesi

ORHAN VELİ KANIK





öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde. hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun. ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile. dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince. yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane. unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın... 
                                                                                                                 

Yunus Emre





Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme." Yunus Emre...

24 Eylül 2010 Cuma

Nazım Hikmet



   

SuStUm...





Karanlığın ardına saklanmış gölge misali bir camın ardından izliyorum hayatımı…
Geliyor, geçiyor yalnızlık kimi zaman…
Savruluyorum ince bir çizginin etrafında bir uçtan bir uca…
Seninle başlıyor sayfalarında gömüldüğüm hikayem…

Ve yine seninle bitiyor anlamsızlığında sürüklendiğim hayallerim…

Sustum, suspus düşüncelerimin arasında…
Sustum, anlamsız cümlelerimin ortasında…
Sustum, korkulası duyguların içinde…
Sustum, kapanan kapıların ardında…
Sustum, yalnızlığın duvarında…
Sustum, karanlık odamın penceresinde…
Sustum, kendimi her kaybedişimde...


Ben sustum, sensizliğin kuytularında…

Bir varım bir yokum şimdi…



 ALINTI

22 Eylül 2010 Çarşamba

Ahmet Selçuk İlkan / Gözlerin Kal Diyor

Buna nasıl ayrılık bu nasıl veda
Gözlerin kal diyor dudakların git
Bakışın anahtar gözlerin kilit
Ellerin aç diyor dudakların git

...
Ayrılık dönüşü olmayan nehir
Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir
Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir
Gözyaşın kal diyor dudakların git.

Gidersem bir daha dönmeyeceğim
Kalırsam kalbime yenileceğim
Çözemedim seni delireceğim
Gözlerin kal diyor dudakların git

Duvardan insin mi resimlerimiz
Yabancı olsun mu isimlerimiz
Ya o deli dolu gecelerimiz
Anılar kal diyor dudakların git

Bu romanda biter belki birazdan
Ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan
Ağlıyor besteler yine hicazdan
Şarkılar kal diyor dudakların git...
                      

Aşk'ın Hikayesi...


Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:

Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
...
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.
Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.
Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibirden yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!",
Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim."
Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm . ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşkın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşkın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Bu Aşk an daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşka yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgiye sormuş:
"Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zamandı" diye cevap vermiş.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
"Çünkü sadece Zaman Aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir....

19 Eylül 2010 Pazar

Aziz Nesin / Bağışla


Ya zamanından çok erken gelirim,

Dünyaya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç:
Seni bu yaşta sevdiğim gibi.

...
Mutluluğa hep geç kalırım,
Hep erken giderim mutsuzluğa.
Ya her şey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbir şey başlamamıştır.

Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
Ölüme erken,sevgiye geç.
Yine gecikmişim bağışla sevgilim.
Sevgiye on kala, ölüme beş.

18 Eylül 2010 Cumartesi

iyikii VARSIN...


Hep bir yanım eksik benim hayatta. Tamamlanması güç yarım yamalak bir sen dolduruyorsun yüreğimin boşluğunu. Geçmeyen saatlerin sessizliğine gömülerek ardından şiirler yaslıyorum yalnızlığıma. ...tıpkı şimdiki gibi. elimde kalemim, dudaklarımda sigaram ve yüzümde yokluğunun hüznü volta atıyor. Ne yapsam da kelimeler yetmiyor seni anlatmaya. Seni'SEN'diye seviyor ve 'SEN'sin diye vazgeçemiyorum. " 'İYİ Ki' VARSIN" demekten başka birşey bulamıyorum...!!!
I
                                                                      ALINTI

Sitemim AşK'A!!!!!!!!!!


Şu anda cok uzaktasın bilmiyorum? Ama ben hep seni düşündüm bugün yaktığım her sigaramdaydın.......Seni öyle cok özlüyorum ki bugün klevyeme dokunan parmaklarım bile sana kavuşamadı... Bugün bir başka hüzün çöktü yüreğime ne yapsam ne etsem silinip atılamadı.Seni şimdiden öyle çok özledim ki...İçim acıyor gitmek bilmiyor...Seni öyle çok seviyorum ki anlatsın seni ne çok sevdiğimi....ne cok özlediğimi...Seni öyle çok özledim ki çektiğim bu sancıyı? Yürüdüm yağmur da ellerim üşüdü yine....Gözyaşlarım Giderken yanında götürdüğün için o hep ılık bir sevda sıcaklığındaydı..... Biliyor musun? ne zaman biri bana canım dese ürperiyorum.....Yokluğunda neleri yitirdim... sen yoksan buram buram...Yokluğunda neleri yitirdim sitemim aşka... Sana aşık olmasam sabahlara kadar yıldızları saymazdım... Görüyor musun yokluğunda neleri yitirdim..ama sitemim sana degil...sitemim AŞKA!!!......
                                                     ALINTI

keskinleşiiyorum...


                                 Cam Gibiyim !Kırıldıkça Keskinleşiyorum.

16 Eylül 2010 Perşembe

Oysa sana ne kadar ihtiyacım vardı....


Görmeyi denedim gönül gözüyle
Yaşamadım bilmiyordum aşkmış hazine

Sorun etmedim bakınca maziye
Bir baktım bin ders aldım
Kısmetmiş bugüne..

Oysa sana ne kadar ihtiyacım vardı
Yüzüme konan gülücükler uçup gitmiyor
Yanında zaman ne kadarda kısaymış
Yoksunya günler, geçip gitmiyor



14 Eylül 2010 Salı

LaLe...

Ben bir beyaz laleyim
Var sana diyeceğim
Tut beni ellerimden
Gidersen öleceğim

Bahçeler bensiz olmaz
Sevenler yarsız olmaz
Geceler geçmez olur hasret olunca
Geceler geçmez olur sensiz olunca

Her sabah yapraklarımda
Beliren damlacıklara
Sensiz gecelerimin gözyaşlarına
ŞEBNEM diyorlar , ah bilmiyorlar

SevdiğimLe YaşLanmak İstiyorum / Can YÜCEL



Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğu kadar dost...larının, dostalarının olduğu kadar benim ol
istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki,
öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında
ağlamalıyız. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı
bizi. Sonra çocuğumuz olmalı, Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız. Zaman su gibi akıp giderken, herşey
yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız
birbirimizden Mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar, yada gidince aklar, çocukları
güvence altına alıp gitmeli bu şehirden. Kavgasız, her sabah cinayetle
uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi
seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli
günlerimizi anımsamalıyız. Ben, "Bey" demeliyim sana, sende "Hanım".
Öylesevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde...

Ne kadar Uzağa gidersen git.......

 Her Gidiş Ayrılık Demek Değildir , Bazen Ne Kadar Uzağa Gidersen Git Yüreğin Hep Bıraktığın Yerdedir . !

Unutma...



Uηutma ;
Düşüηmєk İstemєdiğiη Şєyde kaLır akLıη Ne kadaR Çaßa Sarfєtsєnde Nє kadaR Uηutmak istєsєηde Aklın Uηutamadığıηda kaLır...

Aşk'a ulaşmak...


Birgün aşk konuşmaya başlamış ve demiş ki :
Hep "aşkın dili olsa da konuşsa" deriz. İşte birgün aşk konuşmaya başlamış ve de...miş ki :

- "Ey insanlık hep peişimden koştunuz, bana ulaşmaya çalıştınız. Aslında bana ulaştınız ama hiç farketmediniz. Benım için ağladınız zaman bile size hep yalan belki de şaka gibi geldim. Bana hep yakıştırmalar yaptınız. Size bir hikaye anlatayım.
Birgün küçük bir kedi kuyruğunu yakalamak için hep kendi etrafında dönüp duruyormuş ve büyük kedi dayanamayıp ne yapmaya çalışıyorsun diye sormuş. Yavru kedi de bana ancak kuyruğumu yakaladığım zaman mutluluğa ulaçacağımı söylediler. Ben de onun için uğraşıyorum diye cevap vermiş.
Büyük kedi gülmüş ve "ben de küçükken senin gibiydim. Hep kendi etrafımda döner, kuyruğumu yakalamaya çalışırdım ama birgün durdum ve düşündüm ve yürümeye karar verdim işte o zaman anladım ki zaten o benim peşimden geliyordu."
İşte şimdi anladınız mı? Aşk bir kedinin kuyruğudur ki ona ulaşmak için peşinden koşmanız gerekmez, o zaten her hareketinizde arkanızdan gelir....

13 Eylül 2010 Pazartesi

Sen Gittin Ben Bu Gece Öldüm Sevgilim


Bu gece ağladım ama sen yine gittin sevgilim

Dudaklarım gitme diye haykırırken sana
Ellerim duvarları dövmekten
Bir yara tutuştu avuçlarımın içine
Ve sana gitme derken
Yanaklarım yağmur oldu yüreğimde


Belki seni hiç görmedim sana dokunamadım
Ama aldığım hava yaptım seni kalbime
Belki sadece hayalinle yaşayıp sadece resimlerini öptüm
Şimdi bal yaptım sayfalarıma inciler dizdiğim
Ve şimdi bir türkü var dilimde
Seni söyler yine bu gece




Yetmedi işte sadece kelimelere sığdırabildiğim sevdam sana
Amansız suskunluğun nefessiz bıraktı beni bu gece
Yalnızlık, mutsuzluk, üzüntü ve keder
Yine oturdu yanı başıma
Bak yalnız değilim sevdiğim sende üzülme
Ben ikimizin yerinede ağlarım


Bu gece nedensiz gidişin içimi eritti
Başım döndü sarhoş oldum sığındım resmine
Ben birde cam kırdım bu gece kanadı dudaklarım
Sakın sanma bu gidişin bende bir isyan
Lakin isyan etmek kolaydır ama ölmek zordur



Bu gece ağladım ama sen yine gittin sevgilim
Dudaklarım gitme diye haykırırken sana
Ellerim duvarları dövmekten
Bir yara tutuştu avuçlarımın içine
Ve sana gitme derken
Yanaklarım yağmur oldu yüreğimde


Belki seni hiç görmedim sana dokunamadım
Ama aldığım hava yaptım seni kalbime
Belki sadece hayalinle yaşayıp sadece resimlerini öptüm
Şimdi bal yaptım sayfalarıma inciler dizdiğim
Ve şimdi bir türkü var dilimde
Seni söyler yine bu gece

Yetmedi işte sadece kelimelere sığdırabildiğim sevdam sana
Amansız suskunluğun nefessiz bıraktı beni bu gece
Yalnızlık, mutsuzluk, üzüntü ve keder
Yine oturdu yanı başıma

Bak yalnız değilim sevdiğim sende üzülme
Ben ikimizin yerinede ağlarım


Bu gece nedensiz gidişin içimi eritti
Başım döndü sarhoş oldum sığındım resmine
Ben birde cam kırdım bu gece kanadı dudaklarım
Sakın sanma bu gidişin bende bir isyan
Lakin isyan etmek kolaydır ama ölmek zordur
Sen gittin işte ben bu gece öldüm sevgilim
                                       ŞAİR CEKETLİ BİRİ...


AaaaŞkkk...


AAAşk sevdiğinin gözyaşına talip olmaktır, acıyı yüreğinde kimseye sezdirmeden taşımaktır. gelmiyeceğini bile bile beklemektir, sitemsiz sevgiliden bir yudum sevgi istemek değil ona gökler dolusu sevgi sunmaktır. karşılıksız ve çıkarsız nerde çıktın karşıma demek değil neden daha önce çıkmadın karşıma demektir...

Yüzlerin....

     sENDE SEVMEDİĞİM İKİ ŞEY VAR; O LANET OLASI YÜZLERİNN..

Rüzgarrr...

.

Durma rüzgar bu gece hadi gökyüzüne götür beni
İmkansız deme bana güneşim bekler orda
Denizler sizde dalgalar koparın hadi, kıyısında sevdiğim var
Ey yar hadi sende kırmızı rengini al ve gel
Mutluluğun sandalı seni bekler



Ey sevdamın güneşten rengini alan sarı saçlı kızı
Durma çabuk ol bağla saçlarını hadi, yolumuz uzun
Adı aşk diye çizdim gözlerinin rengi toprağıma



Geceleri yıldız yaptım seni karanlık dünyama
Ellerini bir umut yüreğinde hayaller kurdum
Ne zaman sabah susasam kana kana içiyorum hasretini
En güzeli ise şiirsin artık sen mısralarımda
Razıysan şimdi hadi tut ellerimden güneşim....
                                               ŞAİR CEKETLİ BİRİ...

RüYa Belki....

 

Denizin kıyısı yosun tutmuş martıları çığlık çığlık
İnciler dizer oysa gözlerim sensiz fırtınalara
Deniz soğuk rüzgarını savururken ben saçlarında ısınıyorum
Ellerim kış sancıları geçirirken bedenimde usulca
Mahsen sevdan yine düşüyor göz bebeklerimden yüreğime


En güzeli ise seni sensizde sevmek, pencerelerimde beklemek
Denize arkdaş olup saçlarını yakamoz yapmak
Adı ayrılık değil yokluğundaki aşk olsa gerek


Gitme kal şimdi yanaklarımda
Ellerini ver hadi tut sende yüreğimin bir ucundan
Neden diye sorma bana bütün bunlar çünkü iki kelime
Camlarım yolunu beklerken hergün
En güzelinden bir dünya satın aldım seni koydum içine
Rüya belki benim olaman, ama yinede seni sensizde seveceğim
                                                 ŞAİR CEKETLİ BİRİ....

12 Eylül 2010 Pazar

Anlayana..


Bir cümle yeter sözden anlayana , Destan yazsan fark etmez laftan anlamayana..!..

Beni yeniden büyütsün ...



Parlaktı güneşten gençlik masum ve narin,
Yazlar gibi şen hürdük kuşlar gibi,
Bilmezdik korku telaş körpeydi aşklar,
İncinsekte olmazdık kışlar gibi,
Hayat bir suymuş,



Bizde içmişiz kana kana,
En uzak yarınlar dün olur,
En hazin keşkeler söz olur,
Derya gibi hatıralar,
Varsın herkes beni tenha bilsin,
Kar saydığım koca bir hayat var,
Ama hala küçüğüm annem gelsin,
Beni yeniden büyütsün



11 Eylül 2010 Cumartesi

YaRım...


Yarım ! .....
Nasıl da büyüdü kalbimin yarımlığı ve hiçbir yarı, tamamlayamadı bu yarımı.. !!

Zehir İÇERSEN ölürsün....


İnsanın başına geLen her şey kendi seçimLeri sonucudur. Okursan ögrenir yürürsen uLaşır zehir icersen öLürsün..

ben gelmedim dava için, benim işim SEVGİ için...


İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
YUNUS EMRE

7 Eylül 2010 Salı

VazGeÇeRsİn UNUTAMAZSIN...


Bir soluk kadar yakın, bir yıldız kadar uzak derler aşka.
Uzanırsın yetişemezsin, yetişirsin dokunamazsın,

dokunursun vazgeçemezsin, vazgeçersin unutamazsın.

NeDeNse..



Nedense !

Acı çekmiyorum artık..
Nedense !
Sorgulamıyorum…
Kırılmıyorum bile hatta..
...Unutuyorum da ara ara…
Özlemin yaktıkça
Sana seni sevdiğimi söylüyorum


Nedense !


Eskisi gibi yakıcı değil sevişim
Bazen ,
Gülümsüyorum bile…
Bazen umursamaz da olabiliyorum
İzliyorum,
Potansiyelini ölçüyorum
Nedense !
İçim kanamıyor

Nedense !


Uykularım kaçmıyor
Üstelik yemeden içmeden de kesilmiyorum
Sanki son demler
Hareleniyorum…
Adın ne bunun ?
Ben bilmiyorum…
Yoksa sen yavaş yavaş öldüren bir katil mi oluyorsun ?
Bilemiyorum…


Nedense !

Acı çekmiyorum artık..


Nedense !


Sorgulamıyorum…

Kırılmıyorum bile hatta..
Unutuyorum da ara ara…
Özlemin yaktıkça
Sana seni sevdiğimi söylüyorum


Nedense !


Eskisi gibi yakıcı değil sevişim


Bazen ,
Gülümsüyorum bile…
Bazen umursamaz da olabiliyorum
İzliyorum,
Potansiyelini ölçüyorum


Nedense !
İçim kanamıyor
Nedense !
Uykularım kaçmıyor
Üstelik yemeden içmeden de kesilmiyorum
Sanki son demler
Hareleniyorum…
Adın ne bunun ?
Ben bilmiyorum…
Yoksa sen yavaş yavaş öldüren bir katil mi oluyorsun ?
Bilemiyorum…
Nedense…?

SaDeM...


Yaktığın sönmedi hala kimseyi sevemiyorum.. beni sana kattığın belli değil mi? yüzümde çizgilerim var.. saçımda bembeyaz tenim yapayalnız yattığım farkedilir mi sebebini bilemiyorum aklımda birtek sen varsın ben senden istediğimi kimseye diyemiyorum yormadan sormadan... seveceğim seni sadem gönlüme sarmadan ya buna var mı müsaden ! yormadan sormadan seveceğim seni sadem koynuma almadan ya buna var mı müsaden !

Öyle ya..


Öyle ya, farkında değilim ben.. Ne ara geçmiş zaman böyle hızlı.. Günaydın,, her şeye geç kalan ....!

Beyaz BİR öYkÜ...


Önce duvara çarptım sözlerimi

Onlar henüz varmamışken duvarın sert yüzüne,
ilk kırılan gözlerim oldu yine

O an,
...

kırık dökük yağdı avuçlarımın içine, gözyaşlarım
Eğildim sonra dizlerimin üzerine,
Baktım ki; öylece duruyor yerde,
kırılıp dökülenler
Her yer dağılmış
Derli toplu bir yan kalmamış…


Oysa,


Ellerim beyaz bir öykü yazmaya hazırdı, ellerinde
Dizelerimi süsleyen sevdalı sözlerin, başrolüydün sen
Saçlarında gezinen parmaklarımın,
dokunmaya korkan yanıydın


Aslında,


Bir mevsim adı olmalıydı, aşkımız
Bahara inat, kışa küs
Ne zaman açacağı belli olmayan
Bir erik ağacı olmalıydım ben mesela
Sen se ne zaman yağacağı belli olmayan

Yaz yağmuru
Şimdiyse,
Ne sen varsın
Ne ben
Yazılan, çizilen onca söze rağmen…
Ey Sevgili,
Bir kaşık suda boğulan düşlerimin katilisin Sen
Etrafa dağılan misketlerimin küsen yanısın...



6 Eylül 2010 Pazartesi

Gitttin...

Gittin !

hayatın sancısına isyan ederek
döktün yaprağını sevinçlerin ardından, giderken
şimdi ihanet yağmurları yağıyor yaşamın yamaçlarına
sensizliğe, sevgisizliğe, boğuluyoruz her gün biraz daha
...gözlerimizde onulmaz sızılarla, gitgide büyüyor yalnızlığımız
avucumuza bıraktığın hoşçakallarda yanıyor içimiz...

5 Eylül 2010 Pazar

İSTEDİKLERİM YANIMDA, İSTEMEDİKLERİM YOLUNDA ...

Kimseyi Değiştiremem Hayatta.


Ve Kimse İçin Değişmem!

Kimliğimi kaybettiğim An Yaşamımı Çöpe Attığım An Demektir Benim için!

Bırak Hayatıma Eşlik Etmek isteyenler Gelsin Benimle!

Ne Ben Kimse için Mecburi İstikametim, Ne de Bir Başkası Benim için!

Yanımdakiler Beni Mutlu Ettiği Sürece Kalsın Hayatımda...

İSTEDİKLERİM YANIMDA, İSTEMEDİKLERİM YOLUNDA !!

Kendinden başka kimse olmamaya Savaşmak...


       Kendinden başka bir kimse olmamaya savaşmak,seni gece gündüz başkaları olmaya zorlayan bir dünya da sürdürebileceğin savaşların en zorlusudur." E.E.Cummings

UzAKLIK...


Uzaklık gozunu korkutmasın,yanımdayken bile uzaktı kimileri.sen oyle bir sev ki beni ; utandır imkansız diyen dilleri...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...