Pages

30 Kasım 2010 Salı

Sana değerde geçer; Beni delerde geçer...

Sana değerde geçer
Beni delerde geçer
Seyreden güler de geçer
Her gece daha yorgun
Her sabah daha kırgın
Tamda bugün çok yalnız
Hep aynı başlıyor bitiyor ve
İki kişiden biri vazgeçiyor ve
Biri hep daha çok çok seviyor be
Aynı başlıyor bitiyor ve
İki kişiden biri vazgeçiyor ve
Biri hep daha çok çok seviyor be
Unutulurda gider acı içine döner
Sonra bir gün geri döner
Yerini hatırlarsın izi artık yoksada
Tamda bugün işte o gündü
Hep aynı başlıyor bitiyor ve
İki kişiden biri vazgeçiyor ve
Biri hep daha çok çok seviyor be
Aynı başlıyor bitiyor ve
İki kişiden biri vazgeçiyor ve
Biri hep daha çok çok seviyor be
Başlıyor bitiyor ve
İki kişiden biri vazgeçiyor ve
Biri hep daha çok çok seviyor be
Sana değerde geçer
Beni delerde geçer
Seyreden gülerde geçer

Aşk Her Şeyi Affederse - Erol Göka

Aşkın ahlakla bağlarının her geçen gün daha da koptuğu, 'Aşk her şeyi affeder mi?' diye şarkıların söylendiği, sadakatsizlikle aşkın aynı yerde olamayacağını bir türlü anlayamamış bir dünyada yaşıyoruz uzunca bir zamandan beri.

Teknomedyatik dünyada ruhlarımız bir türlü huzur bulmuyor. Bu dünyaya daha fazla barış ve adalet, sevgi ve merhamet katılabilmesi için, aşkın yeniden ahlakla birlikte tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz. İşte bu nedenle, teknomedyatik dünyada aşk ve ahlakı masaya yatırıyoruz." 

Erol Göka'dan yepyeni bir çalışma:
Aşk Her Şeyi Affederse
Teorik ama samimi, yabancı düşünür adları ve alıntılarıyla dolu ama bizden, yerli ama yüzü insanlığa dönük, dışarıdan bakıyor ama tepeden değil, objektif ama içimizdekini yakalamaya çalışıyor, insanlığını bizimle paylaşıyor, bizi daha çok insan hissettiriyor.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Ben Sana Nerden Tutuldum??...


Bomboş kalbimin odaları bomboş halsiz hissiz
Nasıl bu kadar loş gece insafsız benden bile sarhoş
Sabahladım yedi gece durmadan üst üste
Gittiği yerden arar diye çok vicdansız
Geceden bile sarhoş
Fazla hep dahasına meylimiz bakma
Bize düşman kendimiziz fazla
Hep dahasına meylimiz bakma
Bize düşman kendimiziz
Ben sana nerden tutuldum
Yokluğunda hem nasıl duruldum
Sağ elimi solumla avuttum
Boş yere boş yere
Kızmam eloğlu değilsinki
Şahaneyim demedinki
Olmadı kabul farkındayız en azından
Fazla hep dahasına meylimiz bakma
Bize düşman kendimiziz fazla
Hep dahasına meylimiz bakma
Bize düşman kendimiziz
Ben sana nerden tutuldum
Yokluğunda hem nasıl duruldum
Sağ elimi solumla avuttum boş yere boş yere
Ben sana nerden tutuldum
Yokluğunda hem nasıl duruldum
Sağ elimi solumla avuttum
Boş yere boş  yere
Hep boş yere boş yere
Ben sana nerden tutuldum
Göz göre göre nasıl duruldum
Sağ elimi solumla avuttum
boş yere boş yere
Hep boş yere boş yere



25 Kasım 2010 Perşembe

Can Tan-Aşkın Sanal Halleri

Vakt-i zamanında, “Aldanma ki şair sözü elbette yalandır!” diyen Fuzûlî, günümüzde yaşasa, “Aldanma ki sanal aşklar elbette yalandır!” mı derdi? Yoksa, “Aşk aşktır!” diyerek, gerçek ya da sanal tüm sevdalıların önüne mi sererdi dizelerini?... Var mıydın gerçekten? Gözlerimiz buluşmadan, ellerimiz birbirine değmeden, yalnızca yüreklerimizle, doludizgin bir aşk seninle paylaştık mı biz? Yoksa...

Acımasız bir aldatmaca mıydı yaşadıklarımız? Kimdin sen? Bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun... Gerçekleşmesini istediğim ulaşılmaz bir düş… Kahredici bir duygu yanılsaması... Hangisiydin? Var mıydın gerçekten? Bilemiyorum...

Sevginin sadece sözünü edenlerle,Onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine, "Sevginin sadece sözünü edenlerle,Onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?". "Bakın göstereyim..." demiş ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofrahazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine derken, tabaklar içinde sıcakçorbalar gelmiş. Arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyundakaşıklar. Ermiş: "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye debir şart koşmuş. "Peki..." demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat odane? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlarağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlarsofradan.

Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleriçağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlargelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun" deyince, her biri uzun boylukaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki arkadaşına uzatarak içirmiş.Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

21 Kasım 2010 Pazar

Gitmekle gidilmiyor ki...

Gitmekle gidilmiyor ki... Gitmekle gitmiş olamazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır.
Cemal Süreya

19 Kasım 2010 Cuma

Damarınaa Basarsannn, can yakıyor...

Yalvaracak kapıma dayanacak
haline bin kez ağlayacak
kaybedecek bu ask oyununu
beni çok kötü anımsayacak
aşkı oyun sanıyor
ona yaşananlar kar kalıyor
canı cekince melek oluyor
damarına basarsan can yakıyor
hayata meydan okuyor
bir tek bakışıyla yürek çalıyor
canı çekince huzur veriyor
damarına basarsan can yakıyor
gün geldi dondu devran
bak nasılda çabuk geçti zaman
şimdi yalvarma sırası sende
bu kezde eğlenme sırası bende
yalvaracak kapıma dayanacak
haline bin kez ağlayacak
kaybedecek bu aşk oyununu
beni çok kötu anımsayacak

18 Kasım 2010 Perşembe

Anlayınca Cok geç OLDU...




Bir bir aklımda söylediklerin işe yaramaz bu bildiklerim hatırlamak laneti aklımın acımaz anlatsam hadi buyrun.. ben birine aşık, o bana vurgun soranların kuzey yıldızıydık beraber de yapamadık kendi dünyamızın yalnızıydık anlayınca çok geç oldu mahvolduk, kahrolduk sonra dönük dedik ki; acısa da öldürmez cehenneme döndürmez hayatını söndürmez gideni de döndürmez artık...

12 Kasım 2010 Cuma

Neyi bulmak istiyosun???



Neyi bulmak istediğini bilmeden sürekli aramaya kalkma. Hiçbir şey bulamazsın. Ancak inanarak, bilerek ve kendini vererek, aradığını bulabilirsin. Unutma!....
Bal arısı çiçeğe konan tek böcek değildir; fakat ondan bal çekmeyi bilen yalnız odur… (Goethe)  

Ben benden olgun insan isterim...:)



BEN BENDEN OLGUN İNSAN İSTERİM
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda!
Benden dürüst,
En ufak dalgada,
Arkasını dönmeyecek kadar olgun...
Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir…
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp,fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
İşine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı!...
CAN YÜCEL

Gerçek dost...





Gerçek dost,hatalardan dolayı dostluğu bitiren değil dostluğun hatırına hataları bitirendir.!.

Pudra Kokusu - Hümeyra Turan..



"Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş. Ve bu ilişki ne çok şekil değiştirmiş. Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce, hayâllerce sevdim uzağından. Şehrine geldim, ama kalbine giremedim sevgilim." Hayat'ın Aşkı, Pudra kızlar, Vitrin Mankeni, Altı Bahriyeli ve Yılkı Treni öykülerinden oluşan kitabında Hümeyra Turan; aşkı, dostluğu, şüpheyi, tükenmişliği ve yaşamın ta kendisini yüreğimize dokunduruyor. Çıkarlarını sevgiye tercih edenler, hayâl dünyasından kopup gelenler ve sahte yüzlere rağmen gerçek dostluklar... İşte "Pudra Kokusu" hem onların hem de bizim öykülerimizi dillendiriyor

11 Kasım 2010 Perşembe

♫ BeN Yine Kendimle ♫

Adaletin can yakıyor
Terazi senden yana
Cesaretin yola çıkıyor
Bilmediğim uzaklara
Haklıdır giden aslında
Kalmadıysa bu aşkta hiçbir hatıra
Kalbini döndürsen bile güneşe
Benzemez hiç ilkbahara
Sen yine kendinle ben yine kendinle
Savaştık yine kaybettik
Aşk diye gururla sahte bir onurla
Bu aşka yazık ettik
Sen yine kendinle ben yine kendinle
Savaştık yine kaybettik
Aşk diye gururla sahte bir onurla
Bu aşka yazık ettik...



♫ NİRAN ÜNSAL ڪے BEN YİNE KENDİMLE
sk 



10 Kasım 2010 Çarşamba

Sen Kimi Arıyorsun???

Bazen Onun gamından candan geçersin. Bazen de Onun hikayesini gönül derdiyle anlatırsın. Başı dönmüş bir halde ne diye dünyanın çevresinde koşup duruyorsun ?Aradığın, senden dışarıda değildir. Sen kimi arıyorsun ?
Mevlana

9 Kasım 2010 Salı

SeviyoNmu, SevmiyoN mu???



O durmadan kaçıyor; Sen ardından gitmiyorsan; O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan; O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan; Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman için Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; Onu sevmiyorsun demektir....

AŞKNAME - İSKENDER PALA

Bütün iyi dilekler ve selamlardan sonra... 

Dilenciden sultana, köleden efendiye 

Hânım hey! .. 

Sen ki mahabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, ejendimsin, 

Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin, 

Ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacım kalmadı artık. Sevgili eşiğinde ölene değil sağ kalana şaşmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aşkınla hasta, ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Araya bunca yılın hasreti girmişken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldığı güzellik ile insan içine çıkıyor diye güneşe, eşiğini döne dolaşa senden nur çalıyor diye her akşam mehtaba bakıyorum, bilesin. 'Bugün nasılsın ey kâinatın başı dönmüş yıldızı? ' diyorum ona, hasbıhal ediyorum; 'Ne haldedir sevgilim, hoş mudur, sofaca mıdır İstanbullar sultanı bugün? ' diye tekrar soruyorum. 'Hiç benim bulunduğum yerden daha kederli bir âleme doğdun mu sen; hiç aşkta altüst olmuş bencileyin bir firkatzede üzerine parladın mı? ' diye sitem ediyorum bazen... Velhasıl günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayışımı şikâyetle söylüyor, anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için. 

Ye Dua Et Evlen - Elizabeth Gilbert

Ye, dua et, evlen bir aşk... İki boşanma... Bir evlilik.. Evliliğe küsmüş bir kadın ve bir erkeğin evliliğe giden yolda sıcak ve duygusal aşk hikâyesi bütün dünya onu okudu, onu konuştu. 5 milyondan fazla satışıyla milyonları kendine bağlayan ye, dua et, sev kaldığı yerden devam ediyor! 155 Haftadan fazla New York Times, Amazon ve Barnes and Noble'ın çok satanlar listesinde 1 NUMARA!

“Ye, Dua Et, Sev'i tüm kız arkadaşlarıma hediye ettim”
Julia Roberts 

Tüm dünyada bestseller olan Ye, Dua et, Sev kitabının sonunda Elizabeth Gilbert gönlünü, Brezilya'da doğmuş ama Avustralya vatandaşlığına sahip, tanıştıklarında Endonezya'da yaşamakta olan Felipe'ye kaptırmıştı.



Sonsuz bir sadakatle birbirine bağlı bu çift, kötü sonuçlanan birer boşanmanın kurbanları olduğundan şartlar ne olursa olsun bir daha evlenmemek için yemin etmiştir. Ama kader, ağlarını örer ve Amerika'ya giriş yaptıkları bir anda Felipe'nin sınır dışı edilmesi planlarını altüst eder. Gilbert, ya evlenip Felipe'yi Amerika'ya getirecek ya da onu sonsuza kadar kaybedecektir. Söz konusu evlilik olduğunda sadakat, özerklik, gelenek, sosyal beklentiler, eşleri bekleyen sorumluluklar ve en önemlisi boşanma riski göz ardı edilmemelidir. 

Gilbert'ın yazmış olduğu bu eser aşkın tüm karmaşıklığına ve sonuçlarına rağmen yaşanması gerektiğinin en güzel örneğidir. 

“Gilbert gibi ilgi çekici bir tarza sahip bir yazar kolay bulunmuyor.” 
New York Times 

“Bu kitapta Goethe'den Oscar Wilde'a kadar herkesi bulabilirsiniz fakat en çok da Gilbert'in güçlü sesi aklınızda kalacak.” 
Dallas Morning News 

"Zekice ve mütevazı, eğlenceli, sıcak ve cömert. İşte Ye, Dua Et, Evlen'in arkasındaki ses. Gilbert'in kitaplarının sonunda onu dostunuz gibi kabul ediyorsunuz. Tekrar Gilbert'la olmak bir zevk." 
San Francisco Chronicle 

Geçmişi düşünsem bir an...



''Şimdi kapatsam gözlerimi..
Geçmişi düşünsem bir an..
Bir gün, iki gün, üç gün geriye gitsem, en başa dönsem..
Sonra adım adım bugüne gelsem.
Her adımda silsem hatırlanmaması gereken hatıraları...
Minik mutluluklar kalsa geriye..
Büyüse büyüse kocaman olsa hepsi bir arada...''
katre



Katre- i Matem - İskender Pala...

Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Pala'nın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor.

İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbul'u, hatta tüm Osmanlı'yı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor.

İskender Pala, Katre-i Matem'de usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbul'da kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahin'in macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.

Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. 



8 Kasım 2010 Pazartesi

Ye Dua ET Sev...



Müthiş,ilgi çekici,zekice ve yüksek derecede keyif veren bir anı romanı..Mutlaka Okuyun TimeOtuzlu yaşlarının başında, Elizabeth Gilbert modern bir kadının isteyebileceği her şeye sahipti iyi bir eş, şehre uzak büyük bir ev, başarılı kariyer fakat tatmin ve mutlu hissetmek yerine o, panik ve şaşkınlıkla tükendiğini hissediyordu. Bu, bilgelik ve heyecanla yüklü kitap onun sahip olduğu başarı göstergesi olan şeyleri arkasında bırakıp bunların yerine koyduklarının hikayesidir. Takip eden bir boşanma ve yıkıcı bir depresyondan sonra, Gilbert kendi doğasının gerektirdiği üç özelliği sorgulamak üzere ön plana plana çıkarır ve üç farklı kültür zeminin karşılaştırır: İtalya’da keyif, Hindistan’da ibadet ve Bali’nin Endonezya Adalarında dünyevi hazlar ve ilahi yücelik arasındaki denge.Yakın zamanda Elizabeth Gilbert gibi iyi bir yazar daha tanımış değilim. Gilbert’in kitabı zeka, neşe ve konuşma diline özgü tartışmasız bir canlılık ile yüklü.THE NEW YORK TIMES BOOK REVIEW
Hizabeth Gilbert’in Ye, Dua Et, Sev kitabına Övgüler
“Okumaya değer, eğlenceli… o ve sevgilisi Balıdır gün batımına doğru yelken açtıklarında, Gilbert beni kendine hayran bıraktı. O cesur bir kadın. Uz, ruhani yaralarını ve pop kültür dünyasında inancı aramayı görkemli bir şekilde anlatmış.”
—The Washington Post
Gilbert’in coşkunluğu ve kendisiyle dalga geçmesi olayların gidişatına neşe katıyor direk olarak ilk kez Tanrı ile konuşma girişiminde bulunduğu anı hatırladığında. “Yapabildiğim tek şey “Ben daima yaptığın işin büyük hır hayranıyım,” dememek için kendimi engellemeye çalışmaktı* demektedir.
—The New Yorker
_Gilbert’in romanı sizin en içten ve en neşeli arkadaşınızın günlüğünü okumak gibi çünkü o karşılaştığı şifa veren kişileri, eski bağımlıları ve (evet’) kibar yakışıklı erkekleri anlatıyor.”
—Glamour
“İlgi çekici, zekice ve yüksek derecede keyif veren bir anı romanı… Hindistan’da geçirdiği zaman üzerine anladıkları güzel, dürüst ve silhet esansı kokularından muaf”
—Time
“Bir arkadaş olarak ve bir yazar olarak  Gilbert masum, insanlara güvenen, cömert, sevecen ve dokunaklı birisidir.”
—The Boston Globe

6 Kasım 2010 Cumartesi

Yüreğimden Öp Beni...





Gözyaşlarımı Silmeyi Boşver, Gücün yeterse Kahkahaya Boğ Beni, Bırak yanaklarımı, dudaklarımı, Gücün Varsa; Yüreğimden Öp Beni...

Hiçkimse seni Tam olarak Tanımasın....









"Bırak bütün insanlar seni tanısın..Ama hiç kimse seni tam olarak tanımasın..İnsanlar, sığ yerini gördükleri dereyi kolay geçerler..." 
_Benjamin Franklin

5 Kasım 2010 Cuma

Hayat....




Hayat susunca güzel olsaydı ağzımı bağlar ölünceye kadar susardım.. Hayatta konuşarak mutlu olsaydık mutluluktan bıkana kadar konuşurdum. Ama hayat öyle bisey ki sustuğunda konuşmadın diye pişman eder.. Konuştuğunda ise susmadın diye kahreder...

3 Kasım 2010 Çarşamba

MeSeLe hAzIr OlmaK.....



:
Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.
Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz.
Bütün mesele hazır olmakta...
...
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış,
Erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun.

William SHAKESPEARE
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...