Pages

29 Ocak 2011 Cumartesi

Artık kendimi üzemem...

Hiç kimse ya da hiçbir şey için

Artık kendimi üzemem
O sıcak iklimleri bırakıp da
Soğuk sulara giremem
Yarın ne olacak diye düşünemem
Değişir diye bekleyemem
Affedersin ama sen kimsin ki
Aşkta kimseye torpil geçemem
Kimse kimseye borçlu değil
Bir alacak verecek yok ortada
Bu defa kaderde suçlu değil
Seni sevende büyük hata
Beni bozuyor bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet
Bozuyor beni bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet
Beni bozuyor…
Hiç kimse ya da hiçbir şey için
Artık kendimi üzemem
O sıcak iklimleri bırakıp da
Soğuk sulara giremem
Yarın ne olacak diye düşünemem
Değişir diye bekleyemem
Affedersin ama sen kimsin ki
Aşkta kimseye torpil geçemem
Kimse kimseye borçlu değil
Bir alacak verecek yok ortada
Bu defa kaderde suçlu değil
Seni sevende büyük hata
Beni bozuyor bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet
Bozuyor beni bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet
Beni bozuyor… Beni bozuyor…
Beni bozuyor bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet
Bozuyor beni bu vaziyet
Bu aşk değil resmen eziyet
Artık sesimi duyarsan ona bile şükret
Hadi sen sağ ben selamet

24 Ocak 2011 Pazartesi

Seveni arıyorum, gören söylesin:)



Gönlüm nerede olursa olsun

Kalbim kimde durursa dursun

Saygın yetmez mi bana
Sevgin içilmez mi kana kana

Seven olmasaydın, solmasaydın da

Beni sarsmasaydın, yakmasaydın

Şart mı sanki, başa kakmasaydın

Seveni arıyorum, gören söylesin

Gidene yanıyorum, gelen gitmesin

Aşkı tanıyorum, uzak durmasın
Ele kanıyorum, tuzak kurmasın


19 Ocak 2011 Çarşamba

Güneşe yazı yazılmaz. Yazılan yazı ise bozulmaz...


Çok zaman önce refah içinde yaşayan bir ülke varmış. Ülkenin huzurlu ve müreffeh yaşamasının bir nedeni de adil, iyi yürekli, dürüst kralı imiş.
   Kral zaman zaman tebdili kıyafet eder, ülkeyi dolaşır, halkının dertlerini dinler, sorunlara çözüm bulurmuş. Gene böyle bir günde kral dolaşırken, yolu dağ başında bir göl kenarına düşmüş. Gölün kenarındaki ağacın dibine çökmüş aksakallı bir dede, bir elinde bir kese, diğerinde bir kese. Birinden bir taş alıp, diğerinden aldığı taşa bağlayıp göle atıyormuş. Bu işe epey bir süre devam etmiş ve nihayet bittiğinde, dede yoluna gitmek üzere ayağa kalkmış ve kralla göz göze gelmiş. Kral dedeye sormuş:

- "Dede bütün bir gün seni izledim, sen ne iş yaparsın anlayamadım!" demiş.
Dede kralın sorusunu şöyle cevaplamış:
- "Oğlum ben insanların kaderlerini birbirine bağlarım."
- "Peki en son kimin kaderini birbirine bağladın?" diye sormuş Kral.
- "Kralın güzel kızı ile uşağı Ahmet' in kaderini bağladım." Demiş aksakallı dede.

Kral bu cevabı alınca dünyası kararmış. Bir yanda güzeller güzeli ak pak biricik kızı, ülkenin prensesi, diğer yanda olmamış oğlu kadar sevdiği zenci uşağı Ahmet. Ne yaparım? Nasıl eder de Ahmet' e bir zarar vermeden bu kaderi bozarım diye düşünerek, sarayın yolunu tutmuş.

Saraya gidince hemen sevgili uşağı Ahmet' i huzuruna çağırmış:
- "Oğlum Ahmet sana bir mektup vereceğim, bu mektubu alacak ve Güneş' e götüreceksin!" demiş.

Krala sorgu sual edilmez. Biçare Ahmet mektubu ve yolluğunu alarak düşmüş bilinmez yollara, düşmüş ki ne düşmek. Babası kadar sevdiği Kral'ı ona bir görev vermiş ve o bu görevi yerine getirmeli, ama nasıl?

Günlerce dere tepe demeden yol gitmiş. Nihayet yorgunluktan bitkin halde iken gördüğü bir ulu ağacın gölgesinde dinlenmeye karar vermiş ve uykuya dalmış. Uyandığında bir de ne görsün! Ağacın az ötesinde bir göl, o göl ki üzerine güneşin aksi vurmuş!

- "Kralımın dediği Güneş bu olsa gerek" diyerek, üzerinde sadece külotu kalıncaya kadar soyunarak atmış kendini göle. Dibe doğru yüzmüş, yüzmüş... Taa dipte, güneşin aksinin tükendiği yerde bir de ne görsün! Şahane bir hazine sandığı! Almış sandığı çıkmış, çıkmış ama, Ahmet artık zenci değil bembeyaz bir Ahmet... Sadece külotunun olduğu bölge eski rengini taşıyor.

- "Var bu işte bir hikmet!" demiş ve açmış sandığı. Sandık gerçek bir hazine sandığı, içinde binbir türlü mücevherat ile birlikte üzerinde 'Güneş'ten Kral'a' yazan bir de zarf.

Ahmet ne yapacağını bilemez hale gelmiş bir anda, yeni rengi ve yaşadıkları ile ülkesine dönünce kimsenin kendisine inanmayacağını düşünerek, ismini de değiştirip, ülkesine zengin bir tüccar kimliği ile dönme kararı almış.

Dönünce ülkesine, düşleri bir bir gerçekleşmiş.

Ülkesinin bu yeni dürüst ve yakışıklı tüccarı ile güzeller güzeli kızını evlendirmeye karar verince Kral, dünyalar Ahmet'in olmuş. Kral vermiş vermesine kızını zengin tüccara ama aklı da bir yandan oğlu gibi sevdiği ve hiçbir haber alamadığı uşağı Ahmet'te imiş. Gel zaman git zaman damadı ile birlikte bir ziyafet yemeğinde iken yere düşen bir çatalı almak için eğilince Ahmet, şalvarının kenarından kaba eti görünmüş!

Koyu renkli tenini gören Kral gözlerine inanamamış. Yemek bitip odasına çekilecekken herkes, koridorun sonuna doğru yürüyen damadının arkasından seslenivermiş Kral:

- "Ahmet!"
Ahmet seneler sonra duyunca gerçek adını, gayrıihtiyarî kendisine seslenen Krala dönüvermiş... Ve,

- "Neler oldu Ahmet, evladım anlat başından geçenleri bana!" diyen kralına bütün olanları bir bir anlatmış. Bunun üzerine Kral:

- "Peki Güneş'in bana gönderdiği mektup nerede?" diye sorunca da hemen odasına koşarak, sandıktan çıkan mektubu alıp Kral'a vermiş. Mektupta şu satırlar yer alıyormuş:

Güneşe yazı yazılmaz.

Yazılan yazı ise bozulmaz...

17 Ocak 2011 Pazartesi

Şansım yok mu diyorsunuz. O zaman yoktur....

Şansım yok mu diyorsunuz. O zaman yoktur.

Bir araştırmacı Richard Wiseman sorunu çözmüş.
İNSAN ŞANSI KENDİ YARATIR diye bir laf var ya o doğruymuş
"Ünlü araştırmacı, ‘Aslında şans, bir zihin durumu, düşünme ve davranma biçimi. İnsanlar şanslı ya da şanssız doğmazlar, düşünceleri, hisleri ve davranışlarıyla iyi ve kötü şanslarını kendileri yaratırlar’ görüşünde. İnsanın kendi şansını kendisinin yarattığını savunan Richard Wiseman, iç sesini dinlemenin, gelecekte iyi şans beklemenin ve talihsizliklerin üzerinde durmamanın şans için çok önemli olduğunun altını çiziyor. 
Şansı artırmanın yolları:
Hayata daha esnek ve sakin bakın. 

Hayatınızda yeni deneyimlere açık olun. 

Sezgilerinizi ve içsesinizi dinleyin. 

Güçlü bir şans ağı için insanlarla iletişim kurun. 

Sezgilerinizi yükseltecek adımlar atın. 

Meditasyon yapın.

Gelecekte iyi şans bekleyin. Şans telkininde bulunun.

Başarı şansı düşük de olsa hayatta istediklerinizi elde etmeye çalışın.

İyi kaderi hayalinizde canlandırın.

Hayatınızdaki talihsizliğin uzun vadede iyi sonuçlanacağına inanın.

Giden sevseydi gitmeyi istermiydi???






...Hiçbir zaman anlayamazsın;
Giden sevseydi gitmeyi istermiydi,
...Peki ya kalan sevseydi,
Gitmesine izin verirmiydi ?

16 Ocak 2011 Pazar

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat...

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,
kendimi bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,

kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, 
okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, 
anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden 
neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,
ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,
ama bir tek en çok sevdiği,
acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,
hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, 
gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana ”git” dediğinde, 
”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,
her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye 
haykırmak istemekmiş pişman olmak, 
Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin,
acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
Ölürcesine isteyen,
beklemez,
sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, 
ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…

Can YÜCEL

15 Ocak 2011 Cumartesi

AŞK'TA Yarın Yoktur Sevgili...



...
Aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. 
Birbirimizi kandırmayalım... 
Hadi güne hazırlan, 
Yaşadıklarımızı unutmaya çalış 
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü,
Sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel,
O yaban ağrısını geri alacak
Bunlar olurken içimiz bir an üşüyecek,
Sonra geçecek...
Hadi,oyalanma birazdan yarın olacak
Aşkta yarın yoktur sevgili...

Cezmi ERSÖZ

Bende yaslar kısa sürüyor...:)

Belki özel şeyler yaşadık
Ama açık konuşmayı başaramadık
Güzel olan çabuk biter
Bu küçük ayrıntıyı hep atladık
Yanlışı doğruyu tartışalım
Ama aşkı bu konudan ayrı tutalım
Ne sen beni ne ben seni
Üzüpte boşa kalp kırmayalım
Hayat bazı anlarını hep siliyor
Ama herzaman ikinci bir şans vermiyor
Herkes hakettiği gibi yaşıyor
Senin gibiler çabuk unutuluyor
Kaç aydır ilk kez yüzü gülüyor
Bende yaslar kısa sürüyor
bende aşklar kısa sürüyor

Zaman - Dost - Vefa...

Bir Varmış bir Yokmuş
Tüm değişik duyguLarın yasadığı bir ada varmış
MutLuLuk...Hüzün...kibir ...ve digerLeri...Vefa da dahiL...
Bir gün duyguLar' a ada'nın batacağını haber vermişLer...
Hepside gemiLerini hazırLayıp...gitmişLer...
Sadece Vefa kalmış Vefa son an'a kadar kaLmak istemiş...
Ada tam batmak üzereymiş..suLara gömüLmek üzereymişki...Vefa imdat diye yardım istemiş...
ZenginLik Lüks bir gemi'de Vefa'nın yanından geçiyormus...
Vefa : " Beni'de götürürmüsün ZenginLik? "
ZenginLik : " Hayır Dostum..çok para ve aLtın var gemimde..sana ayırabiLecek yerim yok maaLesef..."
Vefa o zaman Nefs'e sormaya karar vermiş.. Nefs'te muhteşem bir gemi'de gidiyormus...
Vefa : " Nefs ne oLur bana yardım et ..! "
Nefs : " Sana yârdım edemem Vefa sırılsıklamsın ...$u haLine baksana ısLak ısLak gemime zarar verebiLirsin..! "
Hüzün ' de o sırada Nefs'in yanındaymış...
Vefa o'nada sormuş...
Vefa : " Hüzün ne oLur seninLe geLeyim..."
Hüzün : " Ah Vefa ah ! o kadar mutsuzumki...yaLnız kaLmaya ihtiyacım var..."
Tam o sırada bir ses Vefa bizimLe geL der...konuşan iki ihtiyardı
Vefa o kadar sevinmiştiki, o kadar minnettar kaLmıştıkı isimLerini biLe sormayı unutmus o telaş iLe...
Kara'ya uLaştıklarında..ihtiyarLar Vefa'yı bırakıp gitmişle.
Vefa onLara kendini doğaL oLarak borçLu hissetmis ve orada geçen Kibir' e sormuş
Vefa : "Bana yardım edenLer kimLerdi? "
Kibir : " Zaman ve DostLuk idi .."
Vefa kendi kendine söyLenmis durmuş..." peki neden ? neden bana yardım etsinLerki? "
Kibir iyimser bir haL iLe cevap verir...
Kibir : " çünkü ancak Zaman ve DostLuk biLebiLir Vefa 'nın hayatta ne kadar önemLi oLduğunu...!!
Zaman - Dost - Vefa...bu üçLüye dikkat edin...
Vefasız dost kadar acı bir duygu oLamaz...en çok dost acıtır insanı ask oLur biter ...iLk oLur son oLur...
ama Dost koLay buLunmaz...dostLarınızın kıymetini biLin...dost a dost oLabiLecekseniz...adım atın.
Vefanın adada batmasına izin vermeyin....eLinizi uzatmaktan korkmayın..
Dost dediğin...dostu ağLarken rahat uyumamaLı...Dost dediğin kötü günde olmaLı
Her insanın düsünce tarzı yasam stili...yaşadığı ortam farklıdır ...yas ve yasam değişikliği itibariyle herkes farklı algılayabilir...!!!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...