Pages

31 Aralık 2010 Cuma

★2011★YENİYIL...

˛

*˛°.˛*.˛°˛.*★2011★ YENİYIL'DA★* 。*˛.

˛°_██_*.。*./ ♥ \ .˛* .˛。.˛.*.★*HERŞEY*★ 。*

˛. (´• ̮•)*.。*/♫.♫\*˛.* ˛_Π_____.♥GÖNLÜNÜZCE OLSUN♥ ˛* ˛*
.°( . • . ) ˛°./• '♫ ' •\.˛*./______/~\*. ˛*.。˛* ˛. *。2011
...*(...'•'.. ) *˛╬╬╬╬╬˛°.|田田 |門|╬╬╬╬╬*˚ .˛ ......




Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını… Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç… Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun!...





30 Aralık 2010 Perşembe

Hatalar yalan duygularda başlıyor...

Kalınca sebepsiz bir başıma 

Hatıralar beynimde dans ediyor 
Günahlarım dizilip bir bir karşıma 
Sanki birer birer intikam alıyor 

Yüreğimden zincire vurulmuşum 
Anılar, her bir halkayı bağlıyor 
Ben duygularımın esiri olmuşum 
Hatalar yalan duygularda başlıyor 

Sen de benim hatalarımdan birisin 
Sen en büyük günahların bedelisin 
Senin için harcanan zamana yazık 
Sen en güzel duyguların katilisin 

İstemem senin ne sevgini ne kendini 
İstemem ben bu hayatın 

sözüm ona pembe rengini

28 Aralık 2010 Salı

Ya seninle yaşamak, Ya da sende yok olmak...


Aramızdaki demir kapı belki hiç açılmayacak 
Senin ışığını görmeden kapanacak gözlerimiz 
Karanlık aman vermiyor 
Hangi kapıyı aralasak gece 

Ne yapsak çaresiz 
Kokunu getiren rüzgar da olmasa 
Bir manası kalmayacaktı yaşamanın 
Şimdi hiç değilse 
Hayaliyle avunmadayız 
Zaman içinde bir başka zamanın 
İnsan çırpındıkça bir bataklığa saplanıyor 
Yaşadıkça ölüme 
Çaresiz olmak bir şey değil 
Çaresizliğini kabullenmek zor geliyor insana 
Aynaya bakıyorum 
Bir beyazlık, bir boşluk 
Hani benim yüzüm 
Dudaklarım, ellerim hani 
Halbuki gözlerim de görüyor 
Kör değilim 
Fakat sen varsın içimde 
Yakan, kör eden bir karanlığın var senin 
Nefes, nefes yaşadığımız 
Avuç, avuç içtiğimiz bir karanlığın var 
Kahrolası zamanın ortasında 
Büyük bir fırın yanıyor besbelli 
Alevleri asırlık çınarlar gibi 
Büyük bir fırın yanıyor 
Görüyor musun 
Şimdi bütün ihtirasların sustuğu saatteyiz 
Elini sürdüğün her şey yok olabilir 
Her şey eriyebilir şu anda 
Bu varlığın yokluğa yaklaştığı andır 
Zayıf ellerin bu anda bütün yaratıklardan güçlü 
Bu an iri gözlerinde her şey yüce 
Ne insanlar fani 
Ne dünya ölümlü 
Al beni de erit ateşinde 
gözbebeklerinin 
Erit beni 
Ruhumu aşkının potasında yak 
Kahrolsun bu karanlıklar 
Bu mesafeler 
Bu zaman 
Ben seni istiyorum 
Ya seninle yaşamak 
Ya da sende yok olmak... 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

25 Aralık 2010 Cumartesi

Bilmelisin ki!!!



...
Bilmelisin ki...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nerden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil.

Bilmelisin ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Bilmelisin ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki...
Her problem kendi içinde fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

[ Can Yücel ]

23 Aralık 2010 Perşembe

Gözlerinden bir damla yaş süzüldü...

...
Sevgilisinin eli eline ilk kez değdiğinde titreyen genç kız sordu;
“Laleyi sever misin?
“Yanağının renginden mi?...”
“Hayır aşkımızın renginden; mor lale !...”
Kız, zarif parmakları arasında lale soğanını delikanlının avucuna koydu. İkiz bir soğandı bu. Tıpkı O anda birbirine sarılmış iki beden gibi…
Gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
O sırada deniz, dolunayın kendisini çektiğini bilememişti.
Nasıl bilebilirdi ki?
İSKENDER PALA /KATRE-İ MATEM KİTABINDAN.....




Zamanın aşkları tatlı telaşları...

Kime bu caka bu hava,
Seni herkes iyi tanıyor,
İki cümlede iki yalan,
Bir sözün bir sözünü tutmuyor,
Şımarık dengesiz halin,
Uzaktan bile fark ediliyor,
Eş dost arkadaş her gün,
Durmadan seni konuşuyor,
Bune cesaret sanki felaket,
Neresinde bunun asalet,
Güzel oyundu ama bozuldu,
Herşey çoktan unutuldu,
Zamanın aşkları tatlı telaşları,
Bütün detayları boş veriyor,
Üzüntü hali olmuyor mani,
Burada tecrübe konuşuyor

20 Aralık 2010 Pazartesi

Yolla yolla...:)

Ah kalbim yaşanmıyor aşk vallahi zorla
Bu sefer de yanıldım
Bir yılana sarıldım
Pek tabi dag gibi 
Dertleri yangını var
Bir rüyadan uyandım
Bilmem nasıl dayandım
Olmadı sarmadı
Hic tadı  kalmadı yar
Yolla yolla yolla dersini ver yolla
Ah kalbim yaşanmıyor aşk vallahi zorla
Yolla yolla yolla haddini bildir yolla
Aramana gerek yok onun gibisi tonla...

Boğazım düğüm düğüm..


Boğazım düğüm düğüm..
Aklımda o hep son gidişin..
Bu diyarda yapayalnızım..
Nerdesin?
Gönül tek kalp seçermiş..
Benimki seni seçmiş..
Sahte sevgi yerini tutmuyor..
Nerdesin?
Bende kopsa da fırtına..
Sen gül nolur ağlama..
Umudum vuran dalgada..
Bir sabah sen yanımda

19 Aralık 2010 Pazar

Görünenle yetinmişim...














Meğer hiç tanımamışım 
Ne kendimi ne seni 
Görünenle yetinmişim 


Durup hiç dinlememişim 
Kalbimin nefesini 
Sevilmişim sevmişim 
Göz göre göre kaybetmişim 

Umutlanmışım, bulutlanmışım 
Yağdı yağacak kirpiklerimden 
İnanmamışım, inanmışım 
Kayıp gidiyorsun ellerimden 

Bir daha çalar mı bilmem 
Postacı kapımı? Sanmam 
Biliyorum dönmezsin 
Sen çoktan gitmişsin....

16 Aralık 2010 Perşembe

Aşk'a Mühürlüyüm...


SARMADAN BEN O CILGIN SEVDAYI 

SORMAYIN HASRET YIKTI TAHTIMI 
SEVMENIN YINE BORCUNU AGIR ÖDEDIM 
ZORLADIM YILLARI YAR SENIN HIC HABERIN YOK 
HAYDA GÖNLÜM HAYDA YOLLAR 
TENDE HALA TAZE CAN VAR 
ILGIT ILGIT YÜREGIM OYNAR 
SALKIM SACAK SEVDALANDIM 
SÜGÜT DALI SACIM BASIM 
SENDEN SONRA SOKAKLARDA 
GÖLGEM BILE YOK 
BEN BU ASKA MÜHÜRLÜYÜM 
ILMIK ILMIK DÜGÜM DÜGÜM 
SENI SECTIM BANA ÖLÜM 
ADIN BILE YOK 
HAYDA GÖNLÜM HAYDA YOLLAR 
TENDE HALA TAZE CAN VAR 
ILGIT ILGIT YÜREGIM OYNAR 
SALKIM SACAK SEVDALANDIM 
SÜGÜT DALI SACIM BASIM 
SENDEN SONRA SOKAKLARDA 
GÖLGEM BILE YOK 


BEN BU ASKA MÜHÜRLÜYÜM 

ILMIK ILMIK DÜGÜM DÜGÜM 
SENI SECTIM BANA ÖLÜM 
ADIN BILE YOK 



SALKIM SACAK SEVDALANDIM 
SÜGÜT DALI SACIM BASIM 
SENDEN SONRA SOKAKLARDA 
GÖLGEM BILE YOK 



BEN BU ASKA MÜHÜRLÜYÜM 
ILMIK ILMIK DÜGÜM DÜGÜM 
SENI SECTIM BANA ÖLÜM 
ADIN BILE YOK

Adı AŞK Sebebimin...




adı aşk sebebimin 
belkide zamansiz açtim içimi 
yüregim seffafti aklimsa deli 
ben geldim sen kaçtin hep bana inat 
bir vardin bir yoktun hep masal gibi 
ne kara kasina ne kara gözüne 
ben tek bir sözüne tutulup kaldim 
deymedi bir kere ellerin yüzüme 
gel görki bin yildir sanki vardin 
adi ask sebebimin her hata kalbimin 
hep degerinden hep gereginden 
hak ettiginden çok sevdim 
ne kara kasina ne kara gözüne 
ben tek bir sözüne tutulup kaldim 
deymedi bir kere ellerin yüzüme 
gel görki bin yildir sanki vardin

13 Aralık 2010 Pazartesi

En iyi karar........



Günlerden bir gün..Bir değirmenci,oğlu ve eşeği birlikte kasabaya doğru yola çıkmışlar..
Niyetleri aslında çok yaşlanmış olan eşeklerini satmak ve birazda para kazanmakmış...

Sattıkları eşeğin parasıyla,kazandıkları parayıda birleştirerek iyi bir eşek satın almakmış..
Eşekleri yaşlı olduğundan pazarda dinç görünsün diye eşeği baba ,oğul sırtlarına alıp taşımaya başlamışlar...
Niyetleri pazara kadar eşeği yorulmadan götürüp orda iyi bir fiyata satmakmış..

Baba ve oğlu yolda öylece yürürlerken, yoldan geçen bir köylü..basmış kahkahayı...

-"Sizin aklınızdan zorunuzmu var..eşeğin eşeği olmak niye..Hiç eşek sırtta taşınırmı "demiş..

Değirmenci ile oğlu,eşeği yere indirmişler..çocuk eşeğe binmiş..yola düşmüşler..bir süre gittikten sonra üç köylüye daha rastlamışlar..
Köylüler den en yaşlısı, dayanamamış ve eşeğin sırtındaki çocuğa seslenmiş..

-"Hiç insaf yokmu sende..Ak sakallı babanı yürütmeye utanmıyormusun" demiş..
Değirmenci adamları haklı bulmuş ve oğlunu eşekten indirip kendisi eşeğin üzerine binmiş..oğluda yanında yürümeye başlamış...

Pazara giden yolda yine iki genç köylü kızına rastlamışlar...Kızlar eşeğin üzerindeki yaşlı değirmenciyi,yanında da yürüyen genç oğlunu görünce kızmışlar hemen..
-"Kocaman adamsın..yazık değilmi zavallı delikanlıyı yürütüyor,kendinde eşeğin üzerinde gidiyorsun hiç yakışık alıyormu "demişler..

Yaşlı değirmenci bakmış olacak gibi değil,herkes haklı...Çocuğu arkasına almış...eşeğin üzerinde birlikte pazara doğru yol almaya başlamışlar..

Bir süre yol aldıktan sonra..yolda dört köylü yaşlı adamla karşılaşmışlar...
Adamlar hemen kızmışlar değirmenciye...

-"Yahu sende hiç acıma duygusu yokmu, değirmenci..Yazık değilmi eşeğe,bu hayvana bu işkence yapılırmı hiç "demişler..

Değirmenci ne yapacağını şaşırmış...Oğluyla birlikte inmişler eşeğin sırtından..
yaya yürümeye başlamışlar.Eşek önlerinde kendisi ve oğlu arkadan yavaş yavaş pazara doğru yürümeye devam etmişler..

Yolda uzaktan gelen köylüleri görünce değirmenci zaten kendi kendine bir karar vermiş...
Köylüler değirmenciyi durdurup...

-"Hoppala ! önünüzde eşek boş gidiyor,siz yaya yürüyorsunuz...Hani üç eşek diye bir şarkı var ya...sanki sizin için söylenmiş" demişler..

Değirmenci artık kızgın,sabrı taşmış şekilde cevap vermiş..

-Doğru söylediniz...Ben eşek olmasam uyarmıydım sizlere...yol boyu herkesin dediğini yaptım...ama artık ister beğenin ister beğenmeyin...benim canım ne istiyorsa onu yapacağım...Kendim, oğlum ve eşeğimle ilgili en iyi kararı ben veririm demiş...

12 Aralık 2010 Pazar

Akıllara Ziyan Hesaplama ve Muhteşem Aşk...



Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama,
aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.

Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser.

Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin. Ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.
Göreceğiniz manzaraysa şudur mirim:

Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.

Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır ..

Velhasıl-ı Kelam: ATALARIMZN ELİNİN ULAŞTIĞI ŞEYLERE BİZİM HAYALLERİMİZ BİLE ULAŞMIYOR...

Hep eksik diyorum ya, O bile az…




Omzumda başım eksik,Yatağımda kokun
Tenimde terin eksik,Gelde bir dokun
Gecelerden uykum eksik,Yüzden tebessüm
Elimde elin eksik,Yaşlı hep gözüm
Ne olur dön geri sevindirme elleri
Boz mühürünü, kara büyüleri
Sensiz olmaz, Sensizlik anlatılmaz
Hep eksik diyorum ya, O bile az…

Omzumda başım eksik,Yatağımda kokun
Tenimde terin eksik,Gelde bir dokun
Gecelerden uykum eksik,Yüzden tebessüm
Elimde elin eksik,Yaşlı hep gözüm


Ne olur dön geri sevindirme elleri
Bozdur mühürünü, kara büyüleri
Sensiz olmaz, Sensizlik anlatılmaz
Hep eksik diyorum ya, O bile az…

TOZ PEMBE...

...senin için aşk boş bir laftı 

dilinden düşüpte kırıldı 

toz pembe hayaller vardı 

pembesi gitti tozu kaldı 
beklenen final geldi çattı 
yıkıldı kapı , duvar 
seni bilmem ama 
benim kalbimde 
bir çok derin yara var 
istediğim şey çok değildiki 
sadece biraz sadakat 
ama sende değil 
sana gönül verende asıl büyük kabahat 
dertsiz başıma dert açtın 
hayatımda kısa süre yer aldın 
gönül kapımı çalıpda kaçtın 
ruh halin neydi anlayamadım 
demekki senin için aşk boş bir laftı 
dilinden düşüpte kırıldı 
toz pembe hayaller vardı 
pembesi gitti tozu kaldı 
senin için aşk boş bir laftı 
dilinden düşüpte kırıldı 
toz pembe hayaller vardı 
pembesi gitti tozu kaldı
......................i.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...