Pages

31 Ekim 2010 Pazar

Güneşte kavrulan bir kum tanesi...

Hangi şiire başlasam suskunum sana

Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun yaşamaya suskun
Haykırabilsem Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde

Hangi güzelliği özlesem suskunum sana
Yürek boşluğunda bir of kadar suskun
Özlüyorum seni masmavi Koşuyorum sana bembeyaz
Ve kahroluyorum bir anda kapkara
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum
Oysa haykırabilsem
Işık yumağı bir pınar olur soluğum

Hangi türküye uzansam suskunum sana
Ağıt ağıt, özlem özlem suskun
Tut ki vurulmuşum
Aşktan ve kandan bir damla olmuşum
Bir saçlarının rüzgarına
Bir de ağzının kıyılarına konmuşum
Hangi dalga silebilir beni senden
Hangi kasırga koparabilir
Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum
Coşkuların her şahlanışında
Sana deprem deprem susmuşum
Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum

(...)

-Adnan YÜCEL-


30 Ekim 2010 Cumartesi

Bazen bir ağacın gölgesidir GÜVEN...


Bazen bir ağacın gölgesidir GÜVEN...
Bazen bir dost gülücüğü,
Bazen annenin sıcacık kucagıdır,
Bazen de bir dost merhabası,
Bazen güvendiğimiz dağlara kar yağar,
Bazen de kardelenler açar güvendiğimiz dağlarda, 
Bazen  bir tebessümdür,
Bazen, ihanete, umutsuzluğa inat,
Bazen, ellerimizdir hayata güvenle bakmamızı sağlayan,
bazen de, gözlerimiz,
aslında bunların hepsi boş,
GÜVEN sensin yüreğin,
sol göğsünün altında sakladığın cevher...

Umut oldukça...




Umut oldukça her yeni gün yeni bir başlangıçtır....

Hayatın yüreğine dokunduğunda her şeyde bir güzellik bulacaksın...



Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.Bu nedenle,en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indiremeyecektir kesinlikle, sana. Arkada bıraktığın şeyleri düşünme ! Kendi yolunda yürü. Başını dik tut. Kendini yenilmiş hissetme.Kişisel hayatını yaşa.Yüreğinin sesini dinleyerek, Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin. Bu senin öykün,yüreğinin diliyle konuşarak yaşa !!! 
Hayatın yüreğine dokunduğunda her şeyde bir güzellik bulacaksın.

Sahip olduğumuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır...



Geçmişi düşünmeden, anı değerlendiren, geleceği de kazanır.”
Kafamızın sağlam olması büyük ölçüde, içinde bulunduğumuz anı ne kadar yaşayabildiğimize bağlıdır. Bir gün veya bir yıl önce neler olduğu, ya da, ertesi gün neler olabileceğinin önemi yoktur. Sizin var olduğunuz yer, içinde bulunduğunuz andır. Bu her zaman böyledir.
Ne var ki, çoğumuz birçok şeyi aynı anda dert etme sanatında ustalaşmışızdır. Geçmişteki sorunlarımız ve geleceğe yönelik endişelerimiz yaşadığımız ana hükmettikçe, biz de kaygılarla ve ümitsizlikle dolu bir bunalıma gireriz. Bu durumdayken hayattan zevk almayı, önceliklerimizi ve mutluluğumuzu ileri bir tarihe erteleyerek, gelecekte “bir günün” bugünden daha iyi olacağına inanmaya çalışırız. Ne yazık ki,  şimdi bize geleceğe bakmamızı söyleyen zihniyet,  bunu hep tekrarlar ve o “bir gün” bir türlü gelmez. Yaşam biz başka planlar yapmakla meşgulken, çocuklarımız büyür,  sevdiğimiz insanlar bizden uzağa taşınırlar, kimi ölür, bedenimiz giderek biçim değiştirir; bu arada hayallerimiz uçup gidiyordur. Kısacası, hayatı ıskalıyoruzdur.
Çoğu insan hayatını, sanki gelecekte kullanacağı bir elbisenin provasıymış gibi yaşar. Oysa, hiç öyle değildir. Kimsenin yarın burada olacağına güvencesi yoktur. Sahip olduğumuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır. Aklımızı yaşadağımız ana verebilirsek, içimizden korkuyu atabiliriz. Bu korku gelecekte olabileceğinden kaygı duyduğumuz olaylardır… İleride parasız kalabiliriz, çocuklarımızın başı derde girer, yaşlanacak ve öleceğiz, diye duyduğumuz endişelerdir.
Korkuyla savaşmak için en iyi yol, dikkatinizi tekrar şimdiki zamana döndürmektir. Bundan böyle dikkatinizi bulunduğunuz yere ve o ana vermeye çalışın. Gayretinizin karşılığını fazlasıyla alacaksınız.
Dr. Richard Carlson

Soranlara....



Neden hayatında biri yok diye soranLara: 
Hani bazen durakta beLLi bir otobüsü bekLersiniz ya on dakika, onbeş dakika, yirmi dakika bekLersiniz geLmez. Bu arada başka aLternatifLerde geçer ama binmezsiniz. Nede oLsa "bekLemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz. Sormayın artık bana.! Herhangi biriyLe değiL,bekLediğime “değecek” oLanLa devam etmeLiyim bu yoLa!.. Durakta yaşLanmak oLsada işin ucunda...

28 Ekim 2010 Perşembe

Karsımda görsem dolar gözlerim...


Dışarıdan gördüğün gibi değilim... Bir kez olsun buradan bakmadın... Üzüldüm zannediyorsan şunu bil Canım yandı, geçti çok yakmadın Yaz gelir içimi sarar aynı telaşlar Kim bilir belki de bir aşk başlar. Dalgalanır deniz ne çıkar , Durur yavaşlar Kim bilir belki de bir aşk başlar Ben özledim galiba seni Bu yüzden bu kadar sitemlerim Sen üzülme Acıdan bu sözlerim Karsımda görsem dolar gözlerim Ben özledim galiba seni Bu yüzden bu kadar sitemlerim Sen üzülme Acıdan bu sözlerim Karsımda görsem dolar gözlerim...

Belki de...





Belki de Tanrı, Seveceğimiz kişiyle tanışmadan, bizi yanlış kişilerle tanıştırıyor... Onu tanıdığımızda daha mutlu olmamız için....

Sana taptığım yıl geçen seneydi...


Zamanında aşk ile yanarken
Ne oldu canın gibi severken
Bak herşey nasıl tersine döndü
Senin aşkın balondu,söndü

Vurup kapıyı çıkarken aklın neredeydi
Salladığın hançer kalbime değdi
Hala çılgınsın,hala unutkan
Seni çektiğim (sana taptığım) yıl geçen seneydi

Sen yoluna,ben yoluma
Çok mutluyum artık
Sen tak kimi istersen koluna...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Kalbin ömürlük bende emanet...











Sen benim içimdeki büyük yangınların adı
Ben senin gecendeki mavi yada günümdeki sarı
Sen benim şehrindeki bütün sokakların adı
Ben senin yüzümdeki çizgi dünündeki anı
Hadi kalk gel bul bi bahane
Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor, hala kalbin ömürlük bende emanet
Hadi kalk gel bul bi bahane
Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor 
hala kalbin ömürlük bende emanet

Zordur bir kalbi kazanmak...


"Zordur bir kalbi kazanmak....  Kimilerin ki ucuzdur,satın alınır... Kimi gönüller pahalıdır,bedel ödetir adama.. Kimi gönüllere gül diksen dahi ot bitmez,kuraktır.. Kimi gönüllere diken eksen durmaz yeşerir.. Ve her pskolojide farklıdır aşk.. Kimi geçici şehveti aşk zanneder,kimi uğrunda ölebilmeyi.. Kumara benzer biraz aşk.. Neye zar atıyorsa insan işte onu kaybeder.. "Çünkü yaşamak şansı inkar eder"

Bakış Acısı Herşeydir....


Kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş.
"Hımm, demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım!!."

Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş!!.

Ertesi gün kalkmış,
aynaya bakmış,
Kafasında iki tel saç kalmışmış....

"H-M-M," demiş,

"Bugün saçımı ikiye ayıracağım demiş."

Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş..

Bir ertesi gün yine kalkmış,
aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.

"Tamam, tamam demiş...artık bugün at kuyruğu yaparım..."

Öyle de yapmış, ve çok çok güzel bir gün geçirmiş...

Daha bir ertesi gün aynaya baktığında,

Kafasında bir tek tel bile kalmamışmış!!!.

"WoW!" diye bağırmış.

"Bugün saç derdim yok!!!!"

Bakış açısı herşeydir!!!.

Gerektiğinden kibar ol!!!,

Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten!!!!.

Basit yaşa,

Cömertçe sev,Yürekten düşün sevdiklerini,

Tatlı konuş..

26 Ekim 2010 Salı

Hayatimizin en ßüyük riski hiç risk aLmamaktir....



GüLmek “SAFTIR” denme riskini göze aLmaktir.
AgLamak ise “DUYGUSAL” görünme riskini…
ßirine yakinLasmak “KENDINI KAPTIRMA” riskini göze aLmaktir.
Sevdigini söyLemek “SEVILENI YITIRME” riskini…
DuyguLarini açmak “KENDINI ORTAYA KOYMA” riskini göze aLmaktir.
DüsünceLerini söyLemek ise “DOKUZ KÖYDEN KOVULMA” riskini…
Sevmek ise “KARSILIK GÖREMEME” riskini…
Ama riskler aLinmalidir, çünkü hayatimizin en ßüyük riski hiç risk aLmamaktir.
Çünkü Yasamak “ÖLME” riskini göze aLmaktir.”!!

Bak yine uyku yok gözümde...


Bak yine uyku yok gözümde 
Zifiriyim bir yerlerde 
Dur geri döndür beni sende 
Ölüm olsan götür benide.. 
İçtiğim şaraptı hayalin 
Yakar bir cigara biterim 
Dumanında yitip giderim 
İçime seni çekerim 
İçtiğim biraydı hayalin 
Yakar bir cigara biterim 
Dumanında yitip giderim 
İçime seni çekerim off 
Sensiz kötüyüm beterim 
Çıkmaz sokağın biriyim 
Öksüz kaldım yetimim ben.. 
Sönmüş ateşin külüyüm 
Zindan oldum hapisim ben.. 
Sensiz kötüyüm beterim 
Çıkmaz sokağın biriyim 
Öksüz kaldım yetimim ben.. 
Sönmüş ateşin külüyüm 
Zindan oldum hapisim ben.. 
İsmin dilimdeki bin keder 
Bak yine uyku yok gözümde 
Zifiriyim bir yerlerde 
Dur geri döndür beni sende 
Ölüm olsan götür benide.. 
İçtiğim şaraptı hayalin 
Yakar bir cigara biterim 
Dumanında yitip giderim 
İçime seni çekerim 
İçtiğim biraydı hayalin 
Yakar bir cigara biterim 
Dumanında yitip giderim 
İçime seni çekerim off 
Sensiz kötüyüm beterim 
Çıkmaz sokağın biriyim 
Öksüz kaldım yetimim ben.. 
Sönmüş ateşin külüyüm 
Zindan oldum hapisim ben.. 

25 Ekim 2010 Pazartesi

Philip B. Humbert-YAŞAM ANAHTARI 10 ALTIN KURALDA ...


1. Kendini tanı. (Sokrat) 

Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanın ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçmekte. 

2. Olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol. (Mevlâna) 

Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta bir şeyleri korumak için ayakta kalmazsan her şey seni düşürür. 

3. En yukarda aşk var. (Aziz Paul) 

Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatın kuru bir daldan farkı kalmaz. 

4. Dünyayı hayal gücü döndürür. (Albert Einstein) 

Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en 
iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy'nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve "Neden" diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve "Neden olmasın" diye soruyorum. 

5. Fazla güzellik göz çıkarmaz. (Mae West) 
Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, coşku! 

6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır. (Sun Tzu) 

Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır. 

7. Ya yap ya yapma. Denemek yok! (Yoda - Yıldız Savaşları) 

Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir. Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatın üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir. 

8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur. (Antoine de 
St.Exupery) 

Hayatınızı basitleştirin. Basite indirge, indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. Kısa tutun ki fokus edebilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklamazsanız hayatı yakamazsınız. 

9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz. (Emile Zola) 

Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır. 

10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak... Diğeri her şey mucizeymiş gibi yaşamak. (Albert Einstein) 

Şükretmeyi unutmamak gerek! 

Philip B. Humbert

Koca bir hayat girdi aramıza....


Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. 
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. 
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim...







24 Ekim 2010 Pazar

Allah kalbine göre versin....



Ben icini okuyamam ki .
Ben falcı değilim ki.
Ben bir seni sevdiğimi bilirim.
Off başka bir şey bilemem ki.
Sen vicdanına bir sor.
Rahat mı yoksa değil mi.
Başını yastıga koyduğun geceler.
Rahat uyuyabildin mi.
Benim için ne duşundüysen bilemem.
Arkamdan ne cevirdiysen goremem.
Başını göge erdirdiysen yeremem.
Allah kalbine göre versin.
Benim için ne düşündüysen bilemem.
Arkamdan ne çevirdiysen göremem.
Başımı öne eğdirdiysen affetmem.
Allah kalbine göre versin a canım...

İnsanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir...



Bil ki, İnsanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma, Yokluğu birşey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir. [Dostoyevsky] 

Gönlüm Dilime Dargın....



Gönlüm Dilime Dargın, Dilim Gönlüme....
Gönlüm Duygularını Anlatamadığı için kızarken Dilime...
Dilim anlatamayacağı şeyleri Düşünüğü İçin Kızıyor Gönlüme...
 (Hz.Mevlana)

Bilinmedik bir hüzün var içimde...









...Bilinmedik bir hüzün var içimde , bir gariplik.. Anladım ki , ya ben fazlayım bu şehirde yada biri eksik..

İşte budur hayat! ...



İşte budur hayat! 
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın 
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün 
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

Kırmadan önce iyi düşün...





...Bir kalbin içinde ne olduğunu asla tam olarak bilemezsin ; kırmadan önce iyi düşün, belki de içindeki sensindir....

Aşk kumar gibidir...



Ağlamayı öğrenip.Gulmeyi bilmelisin Aşk kumar gibidir ..Dikkat etmelisin .. Oynadığın zarlar değil "KALP"dir.bunu bilmelisin...

23 Ekim 2010 Cumartesi

вυ gє¢є вєηι ∂üşüη....


Bu gece beni düşün yattığın odalarda
Bu gece ben olayım gördüğün rüyalarda
Çok özledim gel diyorsun bende çok istiyorum
Yarın akşam sendeyim üzülme ne olursun
Çok özledim gel diyorsun bende çok istiyorum
Yarın akşam sendeyim üzülme ne olursun
Kara yazı yazm
ayalım aramızı bozmayalım
Aşk bu kadar düşmüşken biz sırtından vurmayalım
Elim yüzüm gözlerim kalbimin bekcileri
Giremez senden başka bu kapıdan içeri
Çok sevdiğim çok özelsin nazına ölmezmiyim
Her sözün emir bana gel desen gelmezmiyim
Kara yazı yazmayalım aramızı bozmayalım
Aşk bu kadar düşmüşken biz sırtından vurmayalım
Elim yüzüm gözlerim kalbimin bekcileri
Giremez senden başka bu kapıdan içeri…

Geçmişinin Tutsağı olmayı BIRAKACAKSIN. Bunun Yerine GELECEĞİNİN Mimarı OLACAKSIN...

Yaşamında başına ne gelire gelsin buna vereceğin yanıtı seçme kapasitesine yanlızca sen sahipsin ! Her koşulda pozitifi arama alışkanlığı geliştirirsen yaşam kaliten en yüksek düzeyine ulaşacaktır. Doğa yasalarının içinde bundan daha değerlisi yoktur. Ancak şunu unutma herşey ancak senin verdiğin kadar değere sahiptir.

İstersen karamsarlığa devam et. Ona değer ver.

De ki : KARAMSARLIK BEN EN ÇOK SENİ SEVİYORUM. BU YÜZDEN DE HEP SENİNLEYİM !

Yok bunu demeyeceğim diyorsan. Dilinde karamsarlıkla olmak istemediğin gibi zihnindede olma !

Dış Dünyan iç Dünyandaki durumu yansıtır. Düşücelerini ve yaşamındaki olaylara tepki verme biçimini kontrol etmekle, kaderini kontrol etme başlarsın !

Yaşamda hatalar yoktur. Yalnızca alınan dersler vardır. Olumsuz deneyim diye bişeyde yoktur, yalnızca kendi bilgeliğini kazanmak yolunda olgunlaşmak, öğrenmek ve ilerlemek için fırsatlar vardır.

Güçlükten GÜÇ doğar ! Acı bile mükemmel bir öğretmendir...

Zihnini her olayı olumlu ve sana güç veren bir şekle sokacak şekilde geliştirdiğinde, kaygıyı sonsuza dek kovacaksın. GEÇMİŞİNİN TUTSAĞI OLMAYI BIRAKACAKSIN. BUNUN YERİNE GELECEĞİNİN MİMARI OLACAKSIN...

TaSaSız NeŞEli GüNlerDİ...


Uzun, uzun yıllar önceydi 
Ne ölüm vardı ne ayrılık
Ana baba kuzusuyken daha dün 
Simdi kolu kırık kanadı kırık
O yol ki yara bere içinde
Komadan bırakmıyor hiçbirimizi 
Şansına ne düşerse bi yanı uçurum
Bi yanı cennet bahçesi
Tanrım iyi insanlar çıkarsın karsımıza
Yoksa piyangodan ne çıkarsa bahtımıza
Hani ya hani ya o kız nerde 
Hani ya hani ya kanın yerde
O şimdi kimseye güvenmiyor
Bıraktı oluruna direnmiyor
Deli dolu haylaz Şen şakrak
Tasasız neşeli günlerdi
Çocuk aklı işte yuvadan uçunca
O saltanatta sona erdi
O yol ki yara bere icinde
Komadan bırakmıyor hiçbirimizi
Şansına ne düşerse bi yanı uçurum
Bi yanı cennet  bahçesi
Tanrım iyi insanlar çıkarsın karşımıza 
Yoksa piyangodan ne çıkarsa bahtımıza
Hani ya hani ya o kız nerde
Hani ya hani ya kanın yerde
O şimdi kimseye güvenmiyor
Bıraktı oluruna direnmiyor ....

22 Ekim 2010 Cuma

Bulut ve Yıldızın hikayesi...


Bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini 
gerçekten çok seven bir bulutla yıldız vardı... 
Bulut gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu 
yıldızsa; en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı...
Gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı...
Tatlı bir kıskançlıktı onlarınkisi... Ama biri vardı ki;
bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu...
Hem de yıldızın en yakın arkadaşı olmasına rağmen...

Bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı...
Yıldızsa bulutu için elinden gelen her şeyi yapabilir,
herkese meydan okuyabilirdi... Zaten onun için
bir bulutu bir de çok sevdiği dostu peri vardı...
Bir derdi olduğunda gider periye anlatırdı...
Nereden bilebilirdi ki, perinin bir gün bunların hepsini
yıldızla bulutun ayrılmalari için kullanacağını?
Bir gün nazar değdi bulutla yıldıza...
Hiç yoktan bir sebepten tartıştılar.
Bulut, çekti gitti, hatalı olmasına rağmen.
Yıldızsa "Nasılsa bulutum beni seviyor,
dönecektir." diye düşündü... Fakat hiç bir şey
beklendiği gibi gitmedi... Bulut dönmedi.
Kim bilir, belki de cesaret edemedi dönmeye.
Tek bir gerçek vardı ki:
O da; ikisinin de çok üzgün olduklarıydı...
Gökyüzündeki iyilik melekleri bile ağladılar 

onların durumlarına ama ne fayda...
Ertesi gün yıldız olanları en yakın dostu periye anlattı...
Periyse göstermelik bir hüzne büründü...
Eline büyük bir fırsat geçmişti. Artık hayatı boyunca
kıskandığı kişiye karşı kozları vardı elinde.
O kişi, en yakın dostu yıldız olmasına rağmen
kullanacaktı kozlarını... Hem de büyük bir zevkle...
Bulutun yanına gitti ve yıldızın artık onu sevmediğini 

söyledi. Bulutsa üzüldü, boynunu büktü ama elinden
hiç bir şey gelmeyeceğini düşündü...
Çünkü yıldız inatçıydı..
Bir kere olmaz dediyse, bir daha olur demezdi.
Peri de bulutun bu üzgün durumundan yararlanıp
ona olan sevgisini itiraf etti...
Bulut da kimseyi kıramadığı için perinin,
yıldızının yerine geçmesine izin verdi...
Yıldız, günlerce bulutunun dönmesini,
ondan af dilemesini bekledi... Ama bulut gelmedi.
Bir gün yıldız, bulutun yanına gidip,
konuşmaya karar verdi. Gece yola çıktı.
Bulut, dostu sandığı periyle birlikte ayda eleleydi...
Melekler dayanamayıp, tüm olan biteni anlattılar yıldıza...
Çok üzüldü ve çaresiz, döndü arkasını gitti...
Yavaş yavaş sönmeye başladı...
O günden sonra yıldız söndü, ışık veremez oldu..
Bulutsa artık ne o kadar pembe, ne de o kadar kadifeydi.
Yıldız, ilk zamanlar her şeyden vazgeçti, hayata küstü...
Ama kolay pes etmezdi.
Kısa bir süre sonra hayatıyla ilgili o önemli kararı verdi.
O güne kadar hiç görmediği güneşin yanına gidecekti
ve biraz daha ışık isteyecekti ondan. Çok geçmeden
daha önce hiç görmediği güneşin yanına gitti...
Ondan yansıtması için biraz daha ışık istedi...
Güneş ışık yerine sevgisini verdi yıldıza...
O gün bu gündür yıldız,
dünyaya güneşin sevgisini yansıtır....
Bulutsa; hep gözyaşlarını akıtır d
dünyaya..
Bir de yüreğinde kopan fırtınaları...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...